Yıl:2012   Cilt: 4   Sayı: Özel Sayı   Alan: Tarih

  1. Anasayfa
  2. Makale Listesi
  3. ID: 352

Haluk Selvi , Kurtuluş Demirkol

Osmanlı Devleti'nde Amerika Birleşik Devletleri Vatandaşlarının Hukuku ve Karşılaşılan Bazı Problemler

180 yıllık bir geçmişe sahip Türk-Amerikan ilişkilerinin başladığı andan itibaren birçok problemli konuları ihtiva ettiği bilinmektedir. Osmanlı Devleti´nin gerileme dönemine rastgelen bu ilişkilerin başlangıcı, diğer Avrupa devletleri ile ilişkilerine benzer bir paralellik göstermektedir. 1830, 1862, 1874 anlaşmaları ile başlayan Osmanlı Devleti üzerindeki Amerika Birleşik Devletleri kapitülasyonları ve Osmanlı Devleti´ndeki vatandaşlarının hukuku konusu devamlı olarak Osmanlı Devleti aleyhine gelişmiştir. Birleşik Devletler ve Osmanlı Devleti arasında imzalanan üç önemli anlaşma, 1830 tarihli Seyr- i Sefain ve Ticaret Anlaşması, 7 Mayıs 1862 tarihli Seyr-i Sefain ve Ticaret Anlaşması ve 11 Ağustos 1874´te imzalanan suçluların iadesi ve tabiiyet anlaşmasıdır. Bu çalışmada, Osmanlı Devleti ile ABD arasında yapılan bu anlaşmalarla sağlanan haklar üç aşamada ele alınmıştır: Birincisi, kapitülasyonların kökeni ve tasarlanması, ikincisi, kapitülasyonlarla tanınan dokunulmazlıkların yapısı gereği Amerikan vatandaşlarının girişimlerini koruma iddiası, üçüncüsü, Osmanlı devletinin kendisine kapitülasyonların bu hakların doğrulayıcısı olan yorumlarını veren çeşitli hüküm, kararname ve uygulamaları. Bu anlaşmalardan doğan haklar Osmanlı Devleti´ni o kadar bunaltmıştır ki, bir aralık ülkesindeki bütün Hıristiyan okullarının kapatılması talimatını veren bir kararname yayınlanmıştır. Anadolu´da başlayan ayrılıkçı hareketler ve bu hareketlerde ABD uyrukluların müdahaleleri iki ülkeyi birçok kez karşı karşıya getirmiştir. Bu süreçte Osmanlı Devleti izinsiz olarak ABD vatandaşlığına geçenleri Osmanlı vatandaşı saymaya devam ederken, ABD de bu kişileri kendi vatandaşı olarak kabule devam etti. Ermeni sorununun ortaya çıkmasıyla birlikte misyonerlerin çalışmaları artmış ve imtiyazlar ayrılıkçıların elinde adeta gizli bir silah olarak kullanılmıştır. 1890-1915 yılları arasında Anadolu´da ve Balkanlarda meydana gelen asayiş olaylarında ABD´nin devamlı bir şekilde müdahil devlet olduğu ve anlaşmalarla sağlanan imtiyazları kullandığı görülmektedir. Bu olaylarda misyonerlerin etkisi göz ardı edilemez bir şekilde belgelerle sabit hale gelmiştir. İki devlet arasındaki ilişkilerde karşılaşılan hukuki problemlerin kaynağının iki taraf arasında yapılan anlaşmalarda elde etmek istedikleri şeyin, daha doğrusu Amerika Birleşik Devletleri´nin isteklerinin çok farklı olmasından kaynaklandığı anlaşılmaktadır. Amerika Birleşik Devletleri daha fazla imtiyazla Orta Doğu´da durumunu güçlendirmek isterken, Osmanlı Devleti büyük bir baskı altında bu hükümleri kabul etmek zorunda kalmıştır. En azından anlaşmaların uygulanması sürecinde, hukuki meselelerde gösterdiği isteksizliği bu tezi güçlendirmektedir. Osmanlı Devleti'nin ABD ile antlaşması yapmaktan kaçınmasının en önemli sebebi, böyle bir antlaşmanın Osmanlı Devleti'nin menfaatine olmamasıdır. Çünkü Osmanlı Devleti, ABD ile yapılan ticaretten, daha önce kapitülasyon antlaşması yaptığı ülkelere göre daha fazla gümrük vergisi alıyordu. Ayrıca Osmanlı Devleti'nin söz konusu dönemde ABD limanlarında ticaret yapacak gemi ve tüccarı da yoktu. Bu kararsızlık daha sonraki uygulamalarda soruna dönüşecektir. Misyonerler anlaşmalarla sağladıkları hukuki durumlarını, Osmanlı Devleti´ndeki gayrimüslimlerin durumunu bahane ederek devamlı bir şeklide güçlendirmişler ve iki ülke arasında birçok krizin yaşanmasına sebep olmuşlardır. Amerika Birleşik Devletleri´nde bugün sahiplenilen Ermeni Soykırımı iddialarının ve desteğinin tarihi arka planında da misyonerlerin ve Amerika Birleşik Devletleri tüccarlarının Osmanlı topraklarındaki kurumsal çıkarları söz konusudur. Bazı Ermeniler vatandaş olmak için, bazıları siyasi suçlarından kaçarak sığınmak için ABD´ye gidiyordu. Misyonerler de Osmanlı Ermenilerinin Amerikan vatandaşlığına geçmelerine destek oluyorlardı. Çünkü misyonerler sadece eğitim vermek ya da Ermenileri kendi mezheplerine geçmeye ikna etmek için değil, aynı zamanda "Hıristiyanları Türk yönetiminden kurtaracak kahramanlar" yetiştirmeyi de hedeflemişlerdi. Bu niyetlerini gizli ve açık olarak defalarca yazdıkları raporlarda dile getirdikleri biliniyordu. Osmanlı Devleti´nden izin alamayan Ermeniler bu sefer kaçma yolunu deniyorlardı. Bu çalışmada bahsedilen anlaşma metinlerine, arşiv belgelerine dayanılarak Türk-ABD ilişkilerinin başlangıç döneminde ortaya çıkan anlaşmazlıklar ve vatandaşlık sorunları çerçevesinde misyonerler ve Ermeni Sorunu ele alınmıştır.

Anahtar Kelimeler: Osmanlı-Amerikan İlişkileri, Amerika Vatandaşlarının Hakları, Misyonerler, Ermeniler, Kapitülasyonlar.

Doi Number :10.9737/hist_526


The Rights of the United States Citizens in the Ottoman Empire and Some Problems

180-year old Turkish-American relations are known to include many problematic issues from the beginning. The inauguration of these relations, synchronizing the decline of the Ottoman Empire shows a similar parallelism with her relations of other European states. The USA capitulations on the Ottoman Empire beginning with the agreements of 1830, 1862 and 1874 as well as the issue of the rights of the United States citizens in the Ottoman lands incessantly developed against the Ottoman Empire. Three major agreements signed between the United States and the Ottoman Empire were the Trade and Navigation Agreement of 1830, the Trade and Navigation Agreement dated May 7, 1862 and the Treaty of Extradition and Citizenship dated August 11, 1874. In this study, the rights provided by these agreements between the Ottoman Empire and the United States are discussed in three stages: First, the origin and design of capitulations, secondly, the claim of preservation of the initiatives of American citizens in accordance with the nature of the capitulations granted immunity, and the third various provisions, decrees and applications of the Ottoman Empire that gave comments of confirmations. Rights arising from these agreements troubled the Ottoman Empire so much that the authorities published a decree instructing that all Christian schools to be closed down in the country. Separatist movements in Anatolia and the interventions of American subjects in these actions many times led to confrontation of both countries. In this process, while the Ottomans continues to accept Ottoman citizens who became American citizen without permission, the United States also continued to accept these people as their own citizens. With the emergence of the Armenian question the activities of missionaries increased and separatists used the concessions like a secret weapon. It is seen that the USA has continuously interfered with the incidents occurred between 1890 and 1915 in Anatolia and the Balkans and used the prerogatives provided by the agreements. In these events, the influence of missionaries can obviously be seen from the related documents. The sources of legal problems encountered in the relations between the two states lies the advantages that both sides wanted to achieve from the signed agreements. More precisely, these problems resulted from the United States´ request that were far removed from the Ottoman ones. While the United States wanted to strengthen her status in the Middle East with more privileges, the Ottoman Empire was under great pressure and to accept these provisions. At least, during the implementation of the agreements, her reluctance in the legal issues strengthens this claim. The most important reason of the Ottoman Empire for avoiding an agreement with the United States was that such an agreement would not turn out to their advantage. Because the Ottoman Empire levied much custom tariffs from the USA than the counties which the Ottomans have made capitulation treaties before. In addition, the Ottoman Empire did not have vessel and merchant which would make trade in the U.S. ports. This instability later on turned into problem in subsequent applications. The missionaries continuously strengthened their legal status gained from the treaties under the pretext of non-Muslim statues in the Ottoman Empire and have caused many crises between the two countries. In the historical background of the claims and support of the Armenian Genocide which is owned by the United States today, the institutional interests of the missionaries and American traders in the Ottoman lands lie in. Some Armenians went to America to become American citizens; some of them went there to take refuge because of their political crimes. Missionaries too supported the Ottoman Armenians for American naturalization. Because missionaries not only provide training or persuade the Armenians for converting to their own sect but also they intended to educate "heroes who would save the Christians from the Turkish rule". Their intentions were clearly known from their repeated writings that secretly and openly were expressed in their reports. The Armenians who did not get permission from the Ottoman authorities tried to escape. In this study, based on the text of the agreements and archival documents, the missionaries and the Armenian Question are discussed within the framework of disagreements and citizenship issues in the initial phase of Turkish-US relations.

Keywords: Ottoman-American Relations, American Citizens Rights, Missionaries, Armenians, Kapitulasyon

Doi Number :10.9737/hist_526


180